Kelimeler savrulur kar taneleri ile… Tüm savrulmuşluklar
kendini bırakır gizlenenlerin açığa çıktığı akşamlarda. Yitirilişler ve var
edilenler durağan kimliklere dönüşür. Bu bir suskunluğun sesini yükseltmesidir
denizin çırpınan dalgalarında..
Kalbimin ritim bozukluğu nükseder. Duyumsanmaz kalp
ağrıları. Sonsuzluğun yanına aldığı bedenler konuşuyor şimdi perde arkasından.
İşte şimdi gözlerini kapattılar aslında. Gözler kapandıkça açılıyordu nehirde
kendini yok eden dervişin edasıyla.
Sıcağın dili yakması,
soğuğun bedeni ürpertmesi kadar sıradanlaşır terk edişler. Yok sayılan kalemler
bitmek istemezken alacalı bir serzenişe gecedir gece yine. Gece… Suskunların dinmeyen sesi, bitmeyen bir
türküdür…. Bir şairin kendini yeniden var etmesi gibidir yok oluşlardan
‘aldıklarım’. Kanamalı bir vak’adır artık bedenimin gölgesi….
Gece, hep beni hatırlatırdı kendime...
YanıtlaSilCeren, sanırım sen benim başka halimsin ya da ben senin...
Yazdıklarının bir kelimesi yer değiştirse sanki hepsi anlamını yitirecek gibi...
Anlamlarına hayranım Elsa
Bak, gece gece ne güzel oldu yaşamak böyle, anlamlarına takılı kalmak...
Sesimin yankılandığı odalarda karşılık bulabilmesi ne güzel...
SilGece bizi bize hatırlatan muğlak düşlerin kendini yeniden var ettiği bir zaman dilimi...
Teşekkür ederim güzel düşüncelerin için Serkan.
gece sanki içimizdeki sözcüklerin resmedildiği siyah bir tuval gibi.
YanıtlaSilne kadar anlatmaya çalışsak da o karanlık hep baskın geliyor resmedişlerimize.
Gece benim ben geceyim, diyen şair yürekli bir çocuğu taniyordum o geldi aklıma. :/
YanıtlaSilNe kadar güzel yazmışsın. Sen benim ilk okuduğum bloggerlardansın . Bir ara kaybettim seni bak yeniden buldum ne güzel.
YanıtlaSilSevgiler :)