Kırık dökük dolaplar, eskimiş
kitaplar ve bir yudum kahvenin esrarengiz tadında güne bakarken yol alır sanrılarım. Hedefe ulaşmanın verdiği doyum ve sonrasında yaşanan güzellikler…
Kurumuş topraklara el açar yüzündeki çizgileri belirenler hayatın yol
ayrımındakiler kanat çırpar bir çam ağacı gölgesinde. Uzaktan gelmelerini
bekler duyumsayışlarım. Bir düşünürün kırılan kaleminde saklıdır kırgın gözler.
Ruhun girdapları göz yumar girdabı yutmaya çalışanlara. Yutkunurken boğazında
düğümlenir nefesler. Renkler değişken kulvarlardan ayrımsar gizil güçleri. Güneşi
batırırken çam ağaçlarının arasında rüzgar konuk olur bir de başka dünyalara
çağıran melodiler. Susardım kanan kana konuşmak isterdim. Susadıkça emilimi
kolay bir gezegene dönüşürdü bu tezat bu alıkoyuş kim bilir kaç sureti bertaraf
etmiştir… Bilinmez…. Biliniyor olanların gün yüzüne çıkmayan gölgeleridir
avuçlarımda kırdığım camlar. Camlar ki acının heybesini un ufak ettiler … -09.12.2016-
Hayatın yol ayrımındakiler... ince bir düşünceyle çözerler eski zamanların büyüsünü...
YanıtlaSilKitap kokusu... :)
YanıtlaSil