12 Aralık 2016 Pazartesi

bir soluk

Kırık dökük dolaplar, eskimiş kitaplar ve bir yudum kahvenin esrarengiz tadında güne bakarken yol alır sanrılarım. Hedefe ulaşmanın verdiği doyum ve sonrasında yaşanan güzellikler… Kurumuş topraklara el açar yüzündeki çizgileri belirenler hayatın yol ayrımındakiler kanat çırpar bir çam ağacı gölgesinde. Uzaktan gelmelerini bekler duyumsayışlarım. Bir düşünürün kırılan kaleminde saklıdır kırgın gözler. Ruhun girdapları göz yumar girdabı yutmaya çalışanlara. Yutkunurken boğazında düğümlenir nefesler. Renkler değişken kulvarlardan ayrımsar gizil güçleri. Güneşi batırırken çam ağaçlarının arasında rüzgar konuk olur bir de başka dünyalara çağıran melodiler. Susardım kanan kana konuşmak isterdim. Susadıkça emilimi kolay bir gezegene dönüşürdü bu tezat bu alıkoyuş kim bilir kaç sureti bertaraf etmiştir… Bilinmez…. Biliniyor olanların gün yüzüne çıkmayan gölgeleridir avuçlarımda kırdığım camlar. Camlar ki acının heybesini un ufak ettiler … -09.12.2016-


2 yorum:

  1. Hayatın yol ayrımındakiler... ince bir düşünceyle çözerler eski zamanların büyüsünü...

    YanıtlaSil

.

Ad

E-posta *

Mesaj *