27 Temmuz 2014 Pazar

Metrobüste Candy Crush - Hakan Bıçakcı

Ömrümün en güzel yılları metrobüste Candy Crush oynayarak geçti(!) Rekor üstüne rekor kırdım, hasretinden iPad’ ler eskittim. Ayvansaray durağnda hiç inmedim. Beylikdüzü durağında hep indim.İşe gidip gelmek işin bahanesi. Aslında hep duruyorum sanki durmuş seni  bekliyorum. Hadi onu da geçtim, ev gibi döşenmiş bir Kadıköy kafesinde kırk beş dakika kadar oturmayı seninle. Daha çok bekleyeceğim gibi. Durduğum yerde huzursuzum. Kafamın bir köşesinde buzullar eriyor gibi. Sürekli. Sonra bir gün pat diye gittin. Berlin’e. İş için. Temelli. Şaka gibi. Hatta fıkra gibi. Temel’ li. Almanca öğreneyim dedim, yarım kaldı. Sanki Almanca bilirsem tatil için senin oralara gidersem, buluşup bir yerde kahve veya bira söylersek sipariş verilirken altta kalmayayım diye. Ya da yine buralarda bile olsam, sanki sana biraz yakın olurum diye.

Ömrümün en güzel yılları metrobüste Candy Crush oynayarak geçti. Cevizlibağ durağında hiç inmedim. Beylikdüzü durağında hep indim. Şu anda mesela Cevizlibağ ile Merter arasında ilerlerken, Berlin’e yaklaşıyor muyum, Berlin’den uzaklaşıyor muyum? Az da olsa. Lan yoksa kafayı mı sıyırıyorum? Az da olsa. Ölmüş olsan mı daha çok üzülürdüm, yoksa böyle kanlı canlı uzaklarda olman mı daha fena? Bu ne biçim bir soru. Bu ne pis bir düşünce? Bu nasıl bir sevgi anlayışı? Ben kötü bir insan mıyım ? Galiba öyleyim. Sanki ölseydin daha temiz olurdu. Pat diye. Karşıdan karşıya geçerken kedi gibi ezilseydin, saçma sapan bir kavgaya bulaşıp kan kaybından gitseydin,halı  saha maçında kalp krizi geçirseydin, uçağın düşüverseydi nedeni anlaşılamayan bir arızadan dolayı ya da yolculuk ettiğin otobüs şarampole yuvarlansaydı yağmurlu bir gece vakti. Tövbe estağfurullah. Kafamın bir köşesinde buzullar eriyor sürekli başım ağrıyor sanki.

Ömrümün en güzel yıları metrobüste Candy Crush oynayarak geçti. Yenibosna durağında hiç inmedim. Beylikdüzü durağında indim hep. Her şey yarım kalmış gibi. Geleceğimin seninle birlikte kurulan hayali kısmı… Eski Türk filmlerinde fotoğrafın yarısını caart diye yırtıp eski sevgiliyi fırlatıp atarlar ya. Öyle bir şey işte. Fotoğraf ya tam ya da hiç yok.   Kadar kolay yırtamazsın. Yarım bir fotoğraf olarak yaşayamazsın. Bir rüyanın tam ortasında uyandırılmış gibi. Uyuşmuş gözlerle. Her şey yarım kalmış gibi. Almanca da yarım kaldı zaten. Derdimi anlatacak kadar bile öğrenemedim. Gerçi Türkçe ne kadar anlatabilirim derdimi bilemiyorum. Derdimi çok iyi biliyorum da, hiç iyi anlatamıyorum. Kendi kendimeyken çok güzel anlatıyorum da. Oturup biriyle konuşayım dediğimde olmuyor. Aklmdakinin onda biri, içimdekinin yüzde biri ancak dile geliyor. Gerisi içimde kalıyor. Kendinden de sıkılıyor bir süre sonra insan. İyi anlamak yetmiyor bazen.

Ömrümün en güzel yılları metrobüste Candy Crush oynayarak geçti. Perpa durağında hiç inmedim Beylikdüzü durağında indim hep. Aklmda sen, karşımda rengarenk şekerler, kulaklıkta Ahmet Kaya. Hepsi birbirine karışmış. Başım belada. Benim dışımda herkes yolcu. Ellerinde o acayip gazeteler. Yüzlerinde o tuhaf ifadeler. Birilerine yer verenler. Birbirlerine yer  vermeyenler. Birbirlerinin yerine geçenler. Hepsi ilerliyor; ben aralarında duruyorum sanki korkuluk gibi. Sen nasılgidip geliyorsun işe? Facebook’a bakılırsa bisikletle. Ben en son ne zaman bindim bisiklete? Valla hatırlamıyorum. Dört tekerlekliden iki tekerlekliye geçtiğim andaki heyecanı hatırlıyor gibiyim sadece. Kanal değiştirirken görülen bir filmden , öylesine bir sahne gibi.. Geride kalan babam, bulanık bir gururla..Korkuluk gibi. Gerisi yok. Aramızda kaç saat var? Bir sat diyebiliyorum. Orada daha mı erken, daha mı geç? Pardon orada saatiniz kaç acaba?

Ömrümün en güzel yılları metrobüste Candy Crush oynayarak geçti. Edirnekapı durağında hiç inmedim. Beylikdüzü durağında hep indim. İlk duraksa Zincirlikuyu. Son durak da öyle… Arada kaç durak var? Aramızda kaç durak var? Doğu’ya giden gemide Batı’ya koşan insanlar mıyız?  Beylikdüzü’ne giden metrobüste Berlin’i düşünen… Düşündükçe kafasının bir köşesinde sanki buzullar eriyen. Artık sona yaklaşıyoruz. Sen geride kaldın gibi. Dünyada hayat olduğu zamanlarda. .. Geriye dönüp bakmyorum artık. Geriye dönüp yatıyorum. İçim sıkıldı mı kıvrılıp uyuyorum. İşyerinde bile. Sürekli içim sıkılıyor. Beylikdüzü’ nün en kasvetli derinliklerinde. Bu yeni huyumla dedikodulara nasıl malzeme olduğumu biliyorum. Cümlesi cümlesine. Ne düşünürlerse düşünsünler, ben onları düşünmüyorum. Seni de düşünmüyorum lan artık. Öldün farz ediyorum. Ölsen daha kolay olurdu tabii. Hayal gücüm yettiği kadar ölü sayıyorum seni. Gücüne gitmesin.

Ömrümün en güzel   yılları metrobüste Candy Crush ynayarak geçti. Allah senin belanı versin.


24 Temmuz 2014 Perşembe

Didem Madak...



‘’Bugün kalbimi eski bir plak gibi
Öyle çok tersine çevirdim ki:

Bazı şarkılar vardır
Cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
Uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
Deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır,
O zaman bir yavru yengece bakan
İnsanların şarkısı olurdu o şarkının adı.
Keşke ismim İris olsaydı
Keşke ismim herkese

Sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı…’’-d.m.-

21 Temmuz 2014 Pazartesi

...



daha korkunç şeyler bildim çünkü
delilik gibi…

deliliğin ülkesinde bilekler kesilmez.
''yarın ne olur bilirim ben
bahar gelir, otlar büyür
ölüm de yapraklanır
bir dağ bulur uzun uzun bakarım
bir çam ağacı gölgesi
güzel kokular veren
bir damla güneş görünce
sana da gülümseyeceğim yarın
şimdi senin uzanıp yattığın otlarda
yarın yeni bir yeşillik büyüyecek''-a.z.ö.-
 
 

3 Temmuz 2014 Perşembe


   Acı diyorum efendim, o da evrensel olmalı; Bir çocuğun eline diken batsa, insanoğlu yanmalı. Farjad



.

Ad

E-posta *

Mesaj *