Günler birbirini kovalarken çalışma masamda ‘’not
defterinden, Hayyam’dan ve sevdiğim
sözler’’ başlıklarıyla göz kırpan gazete notları, kitaplarım ve arkasını
toparlayamadığım kahve kupalarım ile merhaba diyorum şu günlerde her yeni güne.
Penceremden olanca yeşiliyle ağaçlar görünüyor . Penceremi her açışımda içime
çekiyorum mis kokulu temiz havayı. İnsan yazdıkça ve okudukça edebi bir
çerçeveden bakarmış en ufak detaylara da. Peşine düştüğüm ve beni sarmalayan kitap sayfaları eşlik eder rüyama. Uykudayken
hala gözlerimin okur gibi yaptığını ve sayfada kendimi görürüm. Kitabın içinde
yaşamak bu olsa gerek. Biraz içinden sıyrılıp hayata karıştığımız zamanlar da
daha kıymetli olur sanki. Nadir yapılanlar daha kıymetlidir elbette .
Hayatımızda kimi insanlar vardır ki onlarla
gerçekleştirdiğimiz ayda bir iki görüşme adeta ihtiyaç haline gelir . Onlardan
biri cancazım Pınar . Sohbetlerimizin ayrı bir yeri vardır. Her defasında daha
dolu geçer . Dilimlenmiş tiramisu ve sımsıcak çayın tadı daha bir başkadır sanki
. Daha bir leziz şöyle ağızda doyumsuz tatlar bırakır o esnada. Hani bitmese de
gitmesek ya da bitmesin de gitmeyelim durumları . Her görüşmede birbirimize
önerdiğimiz kitaplar ve filmler olur. Hemen not defterimize sarılırız . Çünkü
biliriz ki önerdiklerimiz mutlaka kaçırılmaması gerekenlerdir. Sıradanlığın
elinden kurtardıklarımızı sunarız birkaç saat içinde .
Her zaman söylediğim gibi eski dostlukların yeri apayrıdır
dostlaaarrr : )