21 Şubat 2015 Cumartesi

görülen..


Kelimeler savrulur kar taneleri ile… Tüm savrulmuşluklar kendini bırakır gizlenenlerin açığa çıktığı akşamlarda. Yitirilişler ve var edilenler durağan kimliklere dönüşür. Bu bir suskunluğun sesini yükseltmesidir denizin çırpınan dalgalarında..

Kalbimin ritim bozukluğu nükseder. Duyumsanmaz kalp ağrıları. Sonsuzluğun yanına aldığı bedenler konuşuyor şimdi perde arkasından. İşte şimdi gözlerini kapattılar aslında. Gözler kapandıkça açılıyordu nehirde kendini yok eden dervişin edasıyla.


 Sıcağın dili yakması, soğuğun bedeni ürpertmesi kadar sıradanlaşır terk edişler. Yok sayılan kalemler bitmek istemezken alacalı bir serzenişe gecedir gece yine.  Gece… Suskunların dinmeyen sesi, bitmeyen bir türküdür…. Bir şairin kendini yeniden var etmesi gibidir yok oluşlardan ‘aldıklarım’. Kanamalı bir vak’adır artık bedenimin gölgesi….

20 Şubat 2015 Cuma

....



''insanların size bisiklet ve elmanın
ne olduğunu açıkladığı hayat hayat değildir
eğer bir bisikleti ısırıp,
elmaya binmeye çalışırsam anlarım farkı..''
Arizona Dream

13 Şubat 2015 Cuma

...


''Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize:
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.

Ağırdı sessizliğin çuvalı.-pablo neruda-

4 Şubat 2015 Çarşamba

Dinle Küçük Adam - Wılhelm Reıch


'' Sen çünkü “halksın”, “kamu düşüncesi” ve “toplumun vicdanısın.” Bu sözcüklerin ne kadar önemli sorumluluklar sakladığını düşündün mü hiç, küçük adam? Geniş bir sosyal bakışla doğanın ya da büyük insansal eylemleri, sözgelimi bir kimsenin doğru ya da yanlış düşündüğünü sordun mu kendisine? Kendine, yanlış düşünüp düşünmediğini sormadın hiç. Bunu yapmak yerine, komşunun ne diyeceğini ya da dürüstlüğün sana paraya mal olup olmayacağını sordun. Kendine sorduğun buydu küçük adam, başka bir şey değil. ''

 “Masken düştü küçük adam, maskelediğin çaresizlik ve merhamet özlemin açığa çıktı. Yaptığın iş ve başarınla dünyanın geleceğini belirlemen isteniyor, fakat bir despotu daha kötü bir despotla değiştirmen istenmiyor. Başkalarının hayat kurallarına uymasını artan bir kararlılıkla nasıl istiyorsan, senin de öylece uyman, diğerlerini eleştirdiğin gibi, kendini eleştirmen isteniyor. Dedikoduculuğun, doymakbilmezliğin, sorumsuzluğun, özetle, bu dünyanın güzelliğini korkutan genel hastalığın belirgince anlaşılıyor.

… Fakat sen yıllarca bir şeylere öykünüp durdun ve bunun sonucu olarak da yanlışları doğru, doğruları yanlış ve bu yanlışları da yurtseverlik olarak tanımladın. Bunu yıllarca sindiremeyeceksin, küçük adam, ancak vakit gelecek, geçmişin utançla kızartacak yüzünü. Çocukların, senin savaşlarla dolu tarihini okumak zorunda kalmayacak; onların zarara uğramaması için tek umut bu. Bir daha “Büyük Petro” olmak veya yönetime gelmek için devrim yapmaya kalkışmayacaksın.''

.

Ad

E-posta *

Mesaj *