30 Nisan 2014 Çarşamba

 '' Evim der ki,
“Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin oturuyor.”
 Ve yol der ki,
“Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.”
 Ve ben evime ve yola derim ki,
“Benim ne geçmişim var, ne bir geleceğim. Eğer burada kalırsam kalışımda bir ayrılış vardır ve eğer oraya gidersem ayrılışımda bir kalış vardır.
Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.”
Kum ve Köpük – Halil Cibran—

29 Nisan 2014 Salı

Narkoz'dan esintilerrrrrr:)))



    1. Bana cpis, kola, topitop, çikolatalı gofret, top kek, balık kraker, çubuk kraker, çizi, hallayf, tabiki jelibon alırsan belki yazarım :)
    2. sen yeter ki iste söyle adresi alıp hemen yollarım ;))
      Sil
    3. Eli açık güzel insan ben şimdi sırtardımki içli içli :)))
    4. sırtardımki içli içli :)))' bunu anlayamadım narkozcum :D
      Sil
    5. Hani böyle gülmemen gereken bi ortamda sessizce gülersinde biri sana sırıtma diye kızarya işte bende öyle bi ortamda okudum yorumunu o yüzden çaktırmadan içten içten güldüm sırıttım yani!!
    6. Yanıtla
  1. Şimdi anladım:)
    Kelime tam çıkmayınca o yüzden:)
    Ünlem kullanmasan sana yakışmıyor:))
    Bu gece de benim rüyamda jelibonlar değil ünlemler kavga edecek:))
    YanıtlaSil

    Yanıtlar

    1. Tamam hayatımdan bütün ünlemleri kaldırdım ;))

      Sen rahat uyu güzel uyu huzurlu uyu mutlu uyan ;)

26 Nisan 2014 Cumartesi

didiklenenler 2


Kitabın adı: Uçan Spagetti Canavarının Kutsal Kitabı
Yazar: Bobby  Henderson
Yayın: 6:45
Sayfa: 208

‘’  Başlangıçta söz vardı,
     Ve o söz ‘ Aaaağğğrhhhh!’ idi.
     Pratıcus 13:7 ’’

‘’ O fildişi kuleleriniz için kaç tane fili öldürdünüz? Lavuklar! ‘’

‘’ Kutsal Fırıncıya dair kanıtlar dünyamızda, pastada ve çikolatada var. Bilim insanları bize dünyanın bir bulamaç olduğunu söylüyor , bense kat kat bir pasta olduğunu düşünüyorum. Onların bulamaç fikri, benimse pastaya sadık kalan bir teorim var. Kutsal ve yaratılış esnasında orada olandan başka kim hangimizin haklı olduğuna karar verebilir ?  pastalar fani fırıncılar tarafından yapılır, çikolata ilahi bir biçimde Almanlarca harmanlanır ve Korsanlar açıklanamaz ölçüde karmaşıktır. Tüm bu unsurlar bizi Yüce Bilgeliğiyle dünyamızı ve hepimizi fırınlayanın Uçan Spagetti olduğu çıkarımına yönlendiriyor. ‘’

‘’ Koyun Dolly: ‘’ Tam bir Kaltaktı’’

Bilim adamları Dolly’nin yüksek libidosunun, dünya üzerinde az zamanının olduğunu sezmesinden kaynaklandığından şüpheleniyorlar. Gerçekten de, hücrelerinde telomere kısalması sorunundan muzdaripti, bu hastalık ona ‘’ ailesinden ‘’ geçmiş olabilirdi. Dolyy’ nin annesi, genetik malzeme ondan alındığında altı yaşında olduğu için bilim adamları Dolly’nin doğduğunda altı yaşında olduğunu öne sürdüler, genetik bağlamda. Beş yaşında romatizması çıktı, altı yaşında ciğer hastası oldu ve çok ağır bir bel soğukluğu geçirdi. Dolly için hayat acımasızdı.’’-s.117-

‘’ P1. Uçan Spagetti Canavarı her türlü kusursuzluğa sahip bir varlıktır.

   P2. Varoluş kusursuzluktur.

   C. Demek ki, Uçan Spagetti Canavarı vardır.’’ -s.146-
                                                             
                               Bilimin Aptallıkları
·                                Alternatif Kuramlara Olan İhtiyaç
·                                Alternatif Bir Bakış
·                                Yeni Bir Süper Bilim'e Doğru
·                                Evrim'deki Sorun Ne
·                                Alternatif Bir Görüş
·                                USC ve AT, Biraz Olanaksız Bir İttifak
·                                Mezhep Testi
·                                Tümleşik Spagetti Kuramı
·                                Daha Fazla Kanıt
·                                Kivi Kuşları: Uçamıyorlar Mı?’’
  Büyük bir heyecanla kitapyurdu’ ndan gelmesini beklediğim kitabım geleli birkaç zaman olmuştu. Yoğunluktan arta kalan zamanlarda okusam da en son bugün tamamen yoğunlaşabildim. Ve beklediğime değdi mi diyorum. Evet eğlenceli bir kutsal kitap yazılmış.Çeşitli görsellerle desteklenen kitap  ‘’ Pastafaryanizm isimli parodi dinin kutsal kitabı. On Emir'e gönderme yapacak şekilde Sekiz "Eğer Yapmazsanız Çok Memnun Olurum" maddesi içeren hicivsel bir metindir. Akıllı tasarım (AT) girişimiyle dalga geçmek amacıyla kurulan Uçan Spagetti Canavarcılığı (USC) isimli parodi dinin kilisesinde paylaşılan inançları içerir’’ gibi bir söylemle tanımlanmakta.

Okurken hayretler içinde kalırken, belirtilen formülleri zihnimde şematize etmeye çalışırken bir makarna canavarı olarak her an mutfağa koşup makarna yapıp deli gibi yemek istedim. Son zamanlarda okuduğum ilginç kitaplardan biri oldu. Beğendim diyebilirim. Ot dergisi de son zamanlardaki yoldaşım, heyecanla bekliyorum her daim. Bir anda değil özümseyerek yakalamaya çalışıyorum.  Şimdi sıradaki kitabıma yoğunlaşmadan güzel bir koşu ve yürüyüş beni bekler zihin ödüllendi sıra bedenimde (:




‘ey yağmurlar, yıkayın insanın yüreğinde o en güzel sözlerini insanın : en güzel deyişleri, en güzel ayetleri, en iyi kurulmuş tümceleri, en güzel yazılmış sayfaları. Yıkayın, yıkayın insanın yüreğindeki yanık havalardan, ağıtlardan aldığı tadı; çoban türkülerinden, rondolardan aldığı tadı; yıkayın en başarılı anlatımları, attika söyleyişinin tuzunu, yapmacıklı söyleyişin balını, yıkayın, yıkayın düş çarşaflarını, bilginin samanını: yadsıma bilmeyen adamın yüreğinde, tiksinme bilmeyen adamın yüreğinde yıkayın, yıkayın ey yağmurlar, insana bağışlanmış en güzel şeyleri… usun büyük yapıtları için en yetenekli insanların yüreğinde…’-j.p.-
.....
“Karışmış ruhum için uzak işlere, köpek havlamalarıyla canlanmış kentlerin o yüz ateşi…
Yalnızlık! Deli dolu yanlılarımız çok övüyordu bizim tutumlarımızı, ama düşüncelerimiz şimdilik başka duvarlar altında konaklıyordu :
‘hiç kimse beklesin demedim… iğreniyorum hepinizden tatlılıkla.. hem ne demeli bu bizden çıkardığınız şarkıya?’
Ölü denizlere götürülecek bir görüntü kalabalığının  sürücüsü, gözlerimizi yıkayacak gece suyu nerede bulunur?
Yalnızlık!… Yıldız sürüleri geçiyor kıyısından dünyanın, mutfaklara katarak evcil bir yıldızı.
Birleşik kralları göğün savaş sürdürüyor çatımda ve, o yukarıların efendileri yerleştiriyor tepeme otağlarını..
Bir başıma gideyim esintileriyle gecenin, yergici prensler arasında, ‘biélide’ yıldızlarının düşüşü arasında!…
Sessizce bitişmiş ruh ölülerin ziftine! İğnelerle dikilmiş göz kapaklarımız. Övülmüş bekleyiş kirpiklerimizin altında!
Gece veriyor sütünü, iyi sakınmalı bundan, ve baldan bir parmak gezinmeli dudaklarında savurganın :
‘kadının meyvesi, ey sabâlı!…’ ele vererek en az kanayan ruhu ve kalkıp o yalın vebalarından gecenin, doğrulacağım düşüncelerimde etkinliğine karşı düşün; geçip gideceğim yaban kazlarıyla, yavan kokusunda sabahın…
-Ha! Karangu olmakla yıldız hizmetçiler mahallesinde, bilir miydik ki çoktandır bir sürü yeni mızrak kovalıyordu çölde yazın silis tuzlarını? ‘anlatıyordun, tan…’ ölü denizlerin kıyılarında suyla kutsanış.
Sonsuz mevsim içre çırılçıplak yatanlar kalabalıkla kalktılar toprakta –kalabalıkla kalktılar ve çığrıştılar zırvadır diye bu dünya!… ihtiyar göz kapaklarını kımıldatıyor sarı ışıkta; tırmığının üstünde geriniyor kadın;
Ve yapış yapış tay koyuyor tüylü çenesini çocuğun eline, daha bir gözünü patlatmayı düşünmeyen çocuğun…
‘Yalnızlık! Hiç kimseye beklesin demedim.. canım istedi mi gideceğim oraya… –ve giyinip kuşanmış yabancı yeni düşüncelerini, yandaşlardan oluyor gene sessizlik yollarında : gözü bir tükürükle dolu,
Kendisinde yok artık insan özü. Topraksa kanatlı tohumlarıyla, kendi tasarılarındaki bir ozan gibi , yolculuktadır…”-j.p.-




24 Nisan 2014 Perşembe





‘derimin altında başımı döndürecek bir baskı olduğunu duyumsuyorum.. her şeyi delmek istiyorum ve olabildiğince içine dalmak istiyorum.. yerin derinliklerine varmak istiyorum.. benim aşkım oradadır.. tanelerin sürgün verdiği yerde , köklerin birbirine vardığı ve yaradılışın kendini çürümüşlükte sürdüren noktada.. benim tenim sanki onun geçici bir biçimidir.. temeline varmak istiyorum.. kalbimi bir meyve gibi tüm ağaçların dallarına asmak istiyorum..’

YENİDEN MERHABA DİYECEĞİM GÜNEŞE
Yeniden merhaba diyeceğim güneşe
Gövdemde akan nehirlere
Bulutlar gibi uzayıp giden düşünceme
Benimle birlikte kuru mevsimlerden geçen
Bahçemdeki ağaçların hüzünlü büyümesine
Gecenin kokusunu hediye eden kargalara 
Yaşlılık biçimim olan ve aynada yaşayan anneme
Tekrarlanan şehvetimle döllenen yeryüzüne 
Yeniden merhaba diyeceğim
Geliyorum, geliyorum, geliyorum,
Saçlarımla: Yeraltı kokularının devamı 
Gözlerimle: Karanlık tecrübesiyle 
Duvarların ötesinden kopardım dallarımla,
Geliyorum, geliyorum, geliyorum,
Ve aşkla dolu avluda bekleyen kıza 
Yeniden merhaba diyeceğim.
-furuğ ferruhzad-



'yıldızlar kayıyor
ve bir çocuk,
gökyüzünü boyuyor gözleriyle..'

23 Nisan 2014 Çarşamba

pardon pencereyi kapatabilir misiniz ?



- İkarus başarsa, başarır mı dersin ? -
  

Günler olanca hızıyla ilerlerken, günleri dahi karıştırırken, planlar, sunum araştırmaları, anketler, raporları teslim etme, biriken tarihler, hocayı bulamayışlar saatlerce bekleyişler,uçuşlar, kaçışlar.. ouuwhhhh yeter deyip biraz ara, biraz sakinlik hadiiii amaaaa yaaaa, bekle kıpırdama dur. 

-sağlıklı bir insan nefesini en fazla 3 dakika tutabilir bunu duyabiliyor muyuz?-


Bu tür zamanlarda rahatlamanın en güzel yöntemlerinden biri olarak gördüğüm ve gittiğimde kendime geldiğim canım kuaförüm de olmasa napardım bu kısıtlı şehirde.  Gittiğim zaman aklımdaki tüm olumsuz düşüncelerden uzaklaşıyorum kısa süreliğine de olsa. Kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Eşsiz sohbet ve gülüşlerimiz ile  belki de birçok insanda göremediğim içtenliği görebiliyorum. Saçlarımı kestirmemekte ısrar edişim onları çileden çıkarsa da,  insan kararsız olmayagörsün. - Yani kestirmek derken azıcık uçlardan alalım - ha-yır o kadar emek verdim ben bu saçlara olmazzz – bak gör uçlardan alıcam daha uzun olduunu görüncek – haddi ya o nasıl oluyorsa kestikçe uzun görünen bir saççç (: . Saçlarım normalde dalgalı, fön çektirmekten ne hale geldi tahmin edersiniz . Yine de uçları kestirmek istemiyorum. İkna etmek için o kadar uğraşsalar da. Belki bir gün. Saçlarım karamel tonlarında, bu aralar araya birkaç paket kızıl attırmaya iyice sardım, sanırım bu kez iyice abarttım.  Seviyorum kızılları, benim için anlamı büyük.. Kuaförüm her defasında kararı bana bırakır sadece fikrini söyler (:  
İyi ki varsınız Tolga, Sinan ve Mehmettt..


- Neden müzik yok ?
- Evet çok güzelsiniz.


Bu yoğunlukta birden çoook uzaklardan bir ses gelir, bulunduğum şehre gelmek üzere olduğunu ve görüşmek istediğini söyler. Ah be güzelim ne kadar da iyi geldi bir bilsen canım arkadaşım iyi ki geldin, geçirdiğimiz birkaç saatlik süre beraber olamadığımız onlarca güne değdi keşke daha çok kalabilseydin. Huyumuzu suyumuzu biliyoruz, aynı durumlara gülebiliyoruz, anlattıkça doymuyoruz, bazen susuyoruz, susarken konuşuyoruz aslında. Sonra  kalabalıklardan uzaklaşmak için ortamdan ayrılıp tüm canlılığıyla bizi bekleyen doğaya doğru yol aldık toprağı hissettik, yeşile dokunduk..

-insanlar hayatlarının 27 bin gününü uyuyarak geçirirler, ben bu istatistiğe başkaldırmak için bira değil kahve içiyordum benden beklenecek asi bir hareket, acele işe karışacak insanlarla doluydu mekan, herkesin gözleri senin üzerinde sevmediğini iddia etsen de tam istediğin gibi-



22 Nisan 2014 Salı

.........



''Bir şey bilmiyorum -dedi- bir şeyim yok, bir şey değilim
buradaysam, dünyanın içinde, çakılmış bir büyük kanatla göğsüme,
odur öğrendiğim tek sözcük, söyler ağlarım-
onu tanıyorum, onunla varım, onu haykırırım rüzgâra-
uykusuz ıssız gecelerde öldürenlerin öğrettikleri
onca taşın taşlanmanın altında -yalnız bir sözcük:
Özgürlük, Özgürlük, Özgürlük.''
Yannis RİTSOS

18 Nisan 2014 Cuma

Lisbon Revisited (1923)

Hayır : hiçbir şey istemiyorum.

Hiçbir şey istemiyorum dedim.

Sonuçlarınızla gelmeyin bana!

Tek sonuç ölmektir.

Estetik getirmeyin bana!

Ahlaktan söz edilmesin!

Uzak tutun benden ne varsa metafizik adına!

Eksiksiz sistemlerin çığırtkanlığını yapmayın bana, fetih defilesi yapmayın önümde

Bilimler (bilimler, Tanrım! Bilimler) –

Bilimler, sanatlar, modern uygarlık!

Ne kötülük yaptım ben tanrılara?

Hakikat onlardaysa, kendilerine saklasınlar!

Teknisyenim ben, ama tekniğin içindedir benim tekniğim.

Deliyim ben bunun dışında, mutlak bir deli olma hakkıyla.
Mutlak bir deli olma hakkıyla , işitiyor musunuz beni?

Bunaltmayın beni, tanrı aşkına!

Evli, işe yaramaz, sıradan ve nazik olmamı mı istiyorsunuz benim?
Bunun tersi olmamı mı istiyorsunuz, herhangi bir şeyin tersi?
Başka biri olsaydım eğer, kapris yapardım hepinize.
Ama böyle, kendim gibi, sabırlı olun!
Bensiz gidin cehenneme,
Ya da bırakın beni tek başıma gideyim cehenneme!
Niçin beraber gidecekmişiz?

Koluma girmeyin!
Koluma girilmesini sevmem. Yalnız olmak isterim.
Söyledim size yalnızım ben!
Ah, ne sıkıcı size eşlik etmemi istemeniz!

Ey mavi gökyüzü -çocukluğumunki gibi-
Boş ve kusursuz ezeli hakikat!
Ey ata yadigarı, sessiz, uysal tejo,
Gökyüzünün yansıdığı küçük hakikat!
Ey yeniden kavuştuğum acı, dünün ve bugünün Lizbon’u!
Bana bir şey vermiyorsun, benden bir şey almıyorsun, hissettiğim hiçliksin sen.

Rahat bırakın beni! Gecikmem, ben ki asla gecikmem…
Ve geciktikçe Dipsiz Derinlik ve Sessizlik yalnız kalmak isterim ben! 


‘FERNANDO PESSOA’ (Alvaro De Campos..)

10 Nisan 2014 Perşembe

günceden..



 Dinlediğimiz ilk şarkı yine ve her defasında duyar duymaz yaktığım ilk sigara ve ben..


Yürüdüm.. Yürüdüm.. Yanımda olduğunu söyleyen yüzlerden uzaklaşarak. Kimselerin olmadığı bir köşede beni çağıran banka oturdum. Güzel bir gün; güneş maviyi de almış yanına benimle konuşuyor adeta. El çabukluğuyla çantamda her an beni hazır bekleyen not defterim ve kalemimi çıkardım. İşte yazıyorum. Hiç beğenmediğim , istediğim gibi olmadığını düşündüğüm sunumumu hocamın beğenmesi ve diğer sınıfta benden bahsetmesi çok hoşuma gitti. Peki ben neden hala yetemediğimi düşünüyordum. Yetemiyorum, yetemiyorum diye inceden bir çığlık duyuyorum içimde. Bu kadar mükemmeliyetçi olmak zorunda mıydım ? Peki. Başardın, başarıyorsun, başarıyorum.. Kabul. İçimde dalından tutup kıramadığım bir özlem yumağı. İçimi kanatan . Bu özlem beni diriltiyordu her sabah yeniden. Şikayetçi değilim. Ama çok özlüyorum. Heyecanla beklenen günler, geceler.. Peki ya sonrası ? Sonrasını sorgulamak istemiyorum.

Gözlerimi kapattığımda birden güneşin kızıllığı sarmaladı ruhumu. Bir yandan : ‘gel ki geceler çatlasın, gel ki şafaklar tutuşsun bizim olsun emeğimiz ‘ diyordu sesinde ürperdiğim kadın. Emek diyorduk oysa. Gözlerimi tekrar açtığımda kar tanelerini gördüm güneşin ortasında.  Tane tane.. Yapaylığın ince vuruşunda, gizlendiği yerden çıkışında aradım tüm kayboluşlarımı. Yabacılığın körpesindeydik hala. Boğaza doğru akıtılan sular tanık mıdır yozluğa ? Uyumak istedim oturduğum yerde. Birden güneş kayboldu. Çok şey yapmak isteyen ama hiçbir şey yapamayan benliğimi uçursun istedim buralardan ılık ılık esen rüzgardan..


Bilmediğim dilde şarkılar dinliyorum. Bir zamanlar hep yaptığım gibi. Ey şarkı bu kadar içli olmak zorunda mısın ? Beni benden alma ya da al unuttur bana yine tüm sancılarımı, özlemlerimi ve için için görmek istediklerimi.. İşte eşlik ediyorum şarkıya.. Şimdi devirmeliyim tüm planlarımı. Planların kıskacından kurtulmak istiyorum sadece bir süreliğine bu bir saat için de olabilir sadece bir saat.. Sonra yine belirtilen saatlere uyum sağlarız. O atmosferde gülümseyen yüzler ararım senin gibi, benim gibi. Bak işte yalnızım . Yalnızız.. Kelebekler , doğa, yeşil ,kuşlar ve vazgeçemediğim renk mavi. Biraz da kızıl olsun. Saçlarımdaki bir tutam kızıl gibi.  O kızıl ki her baktığında sana seni hatırlatmalı elsa.. Bütünleş kızıllıkla, özümse , yudumla. Hızlıca değil yavaş yavaş.. Acelemiz yok ben beklerim ..

...



                                                 http://adminpanpa.blogspot.com/

4 Nisan 2014 Cuma

Şaraptan eskiz


Yaşayan seslerle titreşen yüreğin 
ölü adamların şarkılarını da dinlesin..

İyon Dengesi

Parçacık, hacim ile dürtünün kıyısında 
Dört kereden fazla düşerse kararından
Beşinci kere de rahat rahat düşebilir.

Altıncı kere de düşecektir. Kesin.
N kerenin uzanımında ömür
Kerelerce düşmekten mi ibarettir? Sanki.

Yeter. Sebep bir adım. Dallı budaklı.
Korku ile geri sayım aynı ses.
Son. İsteyerek ölünür. Sonuç.
                                             Baran Esmer

" bir kere aristo'nun hocası olmuştum 
ona verdiğim dersle gurur duymuştum 
bazen jan dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman 
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum 

eğer daha da içersem 
shaskespare halt etmiş derim karşımda 
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de 
işte mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim 
enayiymiş be platon... 
bir içsinde görsün....ne felsefesi varmış bu hayatın 
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu... "

Yalnız Bir Opera'dan..



.....

      ''Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
      Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
      Aşk yalnız bir operadır, biliyordum: Operada bir gece
      uyudum, hiç uyanmadım.
      barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
      her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
      el kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
      birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
      eksiliyorduk
      mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
      her otelde biraz eksilip, biraz artarak
      yani çoğalarak
      tahvil ve senetlerini intiharla değiştirenlerin
      birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
      ağır ve acı tanıklıklardan
      geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
      Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
      maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
      linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
      korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
      ve açık hayatları seviyordu.
      Buraya gelirken
      uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
      atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
      ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi
      çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için
      panayır yerleri... panayır yerleri...
      ölü kelebekler... ölü kelebekler...
      sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
      Adım onların adının yanına yazılmasın diye
      acı çekecek yerlerimi yok etmeden
      acıyla baş etmeyi öğrendim.
      Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
   
      ipek yollarında kuzey yıldızı
      aşkın kuzey yıldızı
      sanırsın durduğun yerde
      ya da yol üstündedir
      oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
      ölü yanardağlar, ölü yıldızlar

      ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı

      Aşkın bir yolu vardır

      Her yaşta başka türlü geçilen
      Aşkın bir yolu vardır
      Her yaşta biraz gecikilen
      gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
      gözlerim
      aşkın kuzey yıldızıdır bu
      yazları daha iyi görülen
      Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
      ilerlerim
      zamanla anlarsın bu bir yanılsama
      ölü şairlerin imgelerinden kalma
      Sen de değilsin. O da değil
      Kuzey yıldızı daha uzakta
      yeniden yollara düşerler
      düşerim
      bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
      ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
      Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
      yaşamsa yerli yerinde
      yerli yerinde her şey

      şimdi her şey doludizgin ve çoğul
      şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
      şimdi her şey yeniden
      yüreğim, o eski aşk kalesi
      yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden


      Dönüp ardıma bakıyorum
      Yoksun sen
      Ey sanat! Her şeyi hayata dönüştüren''-m.m.-

.

Ad

E-posta *

Mesaj *