Sütten kesilen her bebek vodkanın boğumunda yer bulur
kendine. Duvarlardaki her bir hücrede kendine yer bulan ruhum kahkahalarla
sarsar kayadan yüzleri. Yüzler parçalanır,yüzler un ufak olur… Acımsı tatlar
bırakır dökülen saçların kırılmış kırgınlığında ..
Beyazlaşan saçlar esmer yüz’e bulutlar sunar, biraz dostluk, bir
parçada güneş.. Sesin sessizliği çırpınır nehrin en sığ yerinde. Siyahlar
içindeki yüz’e en çok siyah yakışır yine. Alacasında günlerin… Hep bir parça
yarım kalan cümlelerin hesabı başlar gecenin unutulmuş saatlerinde. Hoyratlığın
damarlarına akıttığı dizeleri bir yudumda içer beyaz rüyadan uyanan gözler …
Gözlerimde biriken zehirimsi ’ lere iğneler batırılır ,
batırıldıkça acıya duyarsızlaşan bedenim
lal olur .. Sonra yine dökülür içindeki yalnızlığına .. Başıboş düşler
kurar dokunduğu bir o kadar da uzaklaştığı ile .. Bir yudum vodka tadı gelir,
ağzında yuvarladığı kelimeleri konuşamazken ..
kesinlikle çok naif dokunuşlar bırakıyor o dizeler..
YanıtlaSilYine de yaşamaya devam ediyor insan. Kim bilir kaç kez bilmeden bir hayatı değiştirmede rol oynamıştık. İnsana en çok yalnızlık yakışıyor işte. Ne asil duruyor kelimelerdeki ruhun.
YanıtlaSilKanun böyle ne yapacaksın :) Ellerine sağlık,öperim...
YanıtlaSil