31 Ağustos 2014 Pazar

Bir Erkeğin Günlüğü - Kubilay Ben (1)



Kubilay ben. Arkilerim bana kısaca ’Kubi’ derler hatta bazıları abartıp ‘Kobay’der. İsimlerle oynamayı ne de çok seviyoruz. Neyse. Hayatında çiçek yetiştirmemiş insanlardan uzak dururum. İçsesimi çok seviyorum şimdide de içsesimle konuşuyorum zaten.  Üniversiteyi yeni kazandım. Kimilerinin ‘kıytırık’ diye nitelendirdiği Felsefe okuycam. ‘ ne o lan başımıza feylesof mu kesilcen ‘ diyen arkilerime inat okuycam. Sevgili devlet büyüklerimizin(!) unuttuğu küçük mü küçük mini minnacık bir şehirde yaşayınca her zaman kaçmanın yollarını arıyo insan. Yol demişken bizim belediye yoldan başka bir şey yapmaz. Hatta yaptığı yolu bozar tekrar yapar. Hiç anlamam. Ya ne güzel iz bırakmış şairlerin, sanatçıların heykellerini dikin, okuma salonu vs yapın ne bileyim yapın işte bir şeyler. Yok unuttular bizi. Unutmalarına rağmen sevgili kuzu halkımız diye anlatmaya başlıycam. Neyse neyse susayım en iyisi. Bir de kuraklıktan dolayı köylerde su tükendiği için suları part time veriyorlar sevdiğimin memleketinin suyuna bile hasret kalıyoruz.

Bizim buralarda çok fazla seçenek yok. Birkaç arkadaş toplanır belli mekanlara gideriz. Oralarda sevdiğimiz müzikler çıkınca kendimizi iyi hissederiz. Kendimizi oraya ait hissederiz. Geçen benim kanki Batu ‘Kubi gel kafa dağıtalım’ dedi. Kafa dağıtmaca da gidip pineklicez. Kalktım hazırlandım gittim. Batu konuştukça içim cızz ediyordu. Nie diceksiniz ? abi hiç mi dişlerini fırçalamıyorsun sen ayıp be. Evde fırçalamıyorsan dışarı çıkınca fırçala bari. Bir şey de diyemiyorum iğhhhk yani. Üç tane güneş parçası gibi ablanın içinde büyüyünce bakım, hijyen, ağda, siyah noktalar, saç nasıl uzatılır, her türlü maske benden sorulur. Böyle şeylere de dikkat ederim yani. Bir erkek bakımsız olmamalı ya. Haksız mıyım ama yaaa.. Sohbet ettik falan filan her zamanki gibi. Sonra evlere dağılmaca.

Annemle çok iyi anlaşıyoruz arada atışsak da. Tüm anneler sevilir ki. O da üzülüyor. ‘ Okumaya gitcek benim oğluşum gidip de serseri olma iyi şeyler öğren! ‘ diyo . Tamam anne iyi şeyleri toplar getiririm ser’ imde. Ayrıca yurtta nasıl kalıcam onu düşünüyorum. Temiz değildir kesin. Klozetin üstüne çıkıp işeyenler bile varmış öyle duydum çorap kokuları vs iğğğhkk yani. Eve çıksam kesin yol geçen hanına döner en iyisi yalnız kalmak. Du bakalım.

Arada canım sıkılınca şiir miir yazıyorum ya da kısa yazılar işte. Bir de okumayı çok seviyorum yaa. Tabi okumam gereken ne varsa arıyorum tarıyorum liste yapıyorum ona göre. Kitapyurdunun müptelasıyım. Oradan getirtiyorum. Geçen ‘Komünist Parti Manifestosu’ nu getirttim. Bunu gören arkilerim ‘olm feyesofluğun bitti komünist mi olcan başımıza’ dediler. Gel de deli olma. Abi okuyun adamlar ne demiş beğenmezsen beğenme. Yani okuyunca komünist mi olcam ben? – belki de öyleyim size ne?- Ya hangi çağdasınız kitapları gazeteye sarıp mı okuyalım. Peh. Zaten giyimine, kuşamına, dinlediğine, okuduğuna göre şucusun bucusun etiketi bastırılınca cinnet geçiriyorum  yaaa. Kendileri okumadığı için kıskanıyorlar. Hıh. Yarın 1 Eylül ‘ Dünya Barış Günü’ bari bugünün hatırına etiketlemekten vazgeçin bırakın ya. Neyse.

Çok heyecanlıyım. Yeni bir şehir, yeni ortam, bir sürü etkinlik . Kayıt için annemli gitmiştik. Annemsiz olmaz tabi. Biraz da tırsmıyor değilim. Alışırım heralde. ‘ Kubi gidince bizi unutma ‘ diyenler var. Ayol niye unutayım. O değil de annemin yemeklerini çoook özliycem. Her yerde yemek yenilmez. Mecbur katlanıcaz. ‘ öğrenci adam ne bulsa yer’ diolar bizim buralarda. Nasıl bir cümleyse artık. Zaten bizim buraların cümlelerini pek anlamam annem tercüme eder bana. Biz de buralara sonradan göçmüşüz babam öyle dio. Ah bizim buralar derdimiz çok büyük valla. Kupkuru. Hiçbir halt yok. Neden unuttular ki bizi. Keşke biz de unutsaydık onları görürlerdi. Gerçi ben unuttum da. Ama neylersin üç beşle olmuyor. –bu konudan bahsetmiştim dimi bilinçaltı işte-Gel de anlat. Anlatamazsın. Felsefe okuyayım da belki bir şeyler yaparım bizim Batu’yu da alıp.


Bizim Batu sürekli içiyor. Ben de arada işte. -Cildim bozulmasın diye az içiyorum. -Bir tek kafası güzel olunca anlıyorum onu. Seviyorum kankimi. Dişlerini fırçalamasa da belki bir gün dener. O büyük bir yetenek. Bir gün keşfedilecek. Ben inanıyorum. Annemle yemek hazırlıycaz. Yine gelicem. Kubilay ben. Arkilerim Kubi der bana. Tanıştığımıza memnun oldum hepinizle. Unutmadan çiçek yetiştirin evinizde içiniz açılsın bıktık çölleşmiş ruhlardan.

8 yorum:

  1. :) Yeni bir Felsefeci ne güzel haber bu :) Sen boşver kıytırık demelerini :) kitap okumayı seviyorsan eminim Felsefeyi de seveceksin :) Yeni şehire alışmak zor olsa da imkansız değil :) üniversiteyi başka şehirde okuyanların boynuzu kuyruğu yok ki senden farklı olsunlar :) Çiçekler olmazsa olmaz zaten :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kahramanınımız Kubi seviyor Felsefeyi kıytırık deyişlere aldırmıyor aslında yeni şehiri çok merak ediyor o da alışcak o da çiçeksiz yaşanmaz ki dimii:)

      Sil
  2. kubi süpersin sen yaaa çok sevdim
    devamını yaz yaz yazzz :)))

    YanıtlaSil
  3. Harika yazmışsın. :D Kubi çabuk gelir sonra diye umuyorum :D

    YanıtlaSil
  4. hoşgeldin:)
    beğenmene sevindim en kısa zamanda yine sizlerle:)

    YanıtlaSil

.

Ad

E-posta *

Mesaj *