19 Eylül 2014 Cuma

‘’Sanatçı, sanat yapıtları gerçekleştirmek için yaşıyor. Herkes üzerine düşen görevle yaşıyor, bir görevin parçalarıyla ve eşitsizliği algılıyor, birbirine gıpta ediyor. Oysa, her insan , yaşamının anlamını kavrayıp, buna göre yaşamalı. Bu doğrultuda herkesin hakkı var ve herkes eşit haklara sahip: Sanatçı, işçi, papaz, köylü, çocuk, köpek, erkek ve kadın.

Yaşamın anlamını keşfedemezsek, onu-bunu kurcalamaya başlayıp sorunlar yaratırız. Bu sorunlar, yaşamın anlamını kavrarsak, hiçbir zaman ortaya çıkmayacak. Benim görüşüm bu.
Başlangıçta, her şey yerli yerinde. Uygarlığımızın içine düştüğü çıkmaz, bu orantısızlıktan kaynaklanıyor. İki kavram uyumsuzluk içinde: Maddesel ve ussal gelişim. Bu, insanın kendisini doğaya ve diğer insanlara karşı korumaya karar vermesiyle başlamış. Toplumumuz, bu yanlış temel üzerine kurulu. İnsanlar birbirleriyle bir sevgi, dostluk, düşünce alışverişi dürtüsüyle ilişki kurmuyor, tabii yaşamını sürdürebilmek için. Ama, ben insanın başka türlü de yaşamını sürdürebileceğine inanıyorum: İnsan olduğu için, hayvan olmadığı için.

Eski toplumlarda, insanların doğa ile uyum içinde yaşadığı ve akıl almaz sonuçlar elde ettiği toplumların yaşadığını biliyoruz. Örneğin Sanskrit yazılarında uygarlıkları saptanan Doğu kültürleri ussal ve nesnel yaşama arasında bir uyum sağlamayı başarmıştır. Bu kültürlerden kalan belgeler, uygarlığın eski çağlarda doğru yönde gelişebildiğini göstermektedir. Bu uygarlıkların neden ortadan kalktığı sorusu yöneltilebilir. Başka kültürlerin oluşması, onlara düşmanlık beslemesi ve gelişmelerini engellemesi onları yok etmiş olabilir. Bilmiyoruz. Ne olursa olsun , insanın yeryüzüne düşünsel açıdan kendi kendini inşa etmek için geldiğini, içindeki ‘ kötülüğü’ yenmesi gerektiğini, bencillikten kaynaklanan ‘ kötülük’ dediğimiz duyguyu yenmesi gerektiğini kavramak zorundadır. Bencillik, insanın kendi kendini sevmediğinin belirtisidir., kendi kendini kavramadığının ve sevgi kavramını yanlış anladığının kanıtıdır. Tüm kavram ve olguların deformasyonu burada yatar.

Bilim dünyamızın budalalığı, yanılgısı ve giderek artan olumsuz sonuçları, kadının gerektiği anda dümene geçmemiş olmasından değildir. Bu olumsuz sonucun nedeni, insanlığın düşünce düzeyinin gereken yüksekliğe ulaşamamış olmasındandır. ‘’

-Tarkovski-


Tezer Özlü-  Yeryüzüne Dayanabilmek İçin kitabından -s.128-129-

4 yorum:

  1. İçinde olan kötülüğü yenmek işte bu zaman alır. Ki insan bencil olmadığını söylerken bile bencildir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kötülüğü yenmek uzun zaman aldığı için birçok olumsuzlukla karşılaşıyoruz. Hatta yenmek şöyle dursun çoğu insan bunu normal karşılamakta.
      Her insan biraz bencildir..

      Sil
  2. Tarkkovski burada cok hakli. Ama kadinin dunyasini erkege bagimli gördüğü görüşü biraz dar gelmisti bana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet en çok beğendiğim açıklama kısmı buydu
      belirttiğin düşünceye ben de katılmıyorum mavi :)

      Sil

.

Ad

E-posta *

Mesaj *