Yırtıcı kuşlar amansızca yol alır şehrin sözsüz
tümseklerinde. Varlığın ince yol ayrımları geceye aralanır. Hiçbir söz
tanımlayamaz anlamsız çağrışımları. Sükunet, yarım kalan cümlelerin kendini
toparlayamadığı yerdedir. Mekanikleşmiş bedenler incinmiş, kekik kokulu
gecelerime uzaktır. Bilinmeyen bir şehrin sisli caddeleri yoklukları acıtıyor
şimdi. Buzlanmış yolların gökyüzüne eğimidir geride bıraktığım belirsizlikler.
Sis dağılıyor, yüzler daha belirgin. Karaya vurmuş yüzler… Dünya denen yıkıntının sığınaklarındayız.
"Dünya denen yıkıntının sığınaklarında olmak..." "Sis dağılıp yüzler daha belirgin olunca" yüzlerde okunan acı mı, korku mu, yoksa düş kırıklığı mıdır?
YanıtlaSilYüzlerde okunan acı, korku ve düş kırıklığıdır şimdi..
Silkaraya vuran o yüzleri deniz mavisinde sanmıştık şimdi öyle belirsiz ki bıraktıkları.
YanıtlaSilRuhumu alıp götürüyor Elsa, cümlelerinde sakladığın şaheserlik...
YanıtlaSil