2 Aralık 2015 Çarşamba

öz ile konuşmalar 1

Karambolden ağrılar gelir saplanır kurumuş yaprakların ortasına. Bir görünüp bir kaybolanlar kendilerini elleriyle yok ettiler. Yok edilen bir daha var olamaz mantığın sembollerden arındığı yerde. Dış cepheler daha belirgin şimdi içsel duruşlar kana kana tükettin kendini. Kanmamaya dair sözler verdi kendine. Kulakları tırmalayan sesler dikenini kendine gömdü bu defa. Dönüşü olmayan yüzüstülükler suskunluğa bürünmeyi seçti. Kağıtlar taze tazedir dizleri ısıtır. Sabah giderken karşılaşılanlar günbitiminde de eşlik eder bu defa sıradanlaşır. Sıradanlığın otoritesidir belki de zihnimde yer edinen. Dikkatleri celb etmez. 
Farklı lisanların kelimeleri zihinlerde donup durur. Harfler yeni şekillere karşı savaşır. Yine olacak olan olur. Farklılık beklemek de kendini sıradanlığa hapseder. Beklentisiz, donuk, sereserpe bir kayıtsızlıktır bende var olan. Kayıtsızlığın kaydını tutuyorum yine. Aynı ezgiler tanığımdır. Şimdi soluğu kesilen yapay bir bebektir. Bulutların içinden yağmurlar aşırdım. Gözlerimi yıkıyorum yıkık döküklere inat. Temizlendi gözlerim. Kir bağlayanın sadece bedenini kastettiğimi sanıyordu. Ama bilmezdi ki en çok ruhunun temizlenmesini istediğimi. Sabahı karşılarken dolabımdan odamda kendine yer bulamayan notlara sarılıyorum en çok onlarla yaşamak bana aşinadır. Bendeki benin duyumudur. Gözlerin alacasından uzak sakin bir yer var orada. Veee bitmeyen nakarat içimde yeniden başlar başlar başlar bitmez... Bitmez de söylenir kendi kendine dile gelir devamındaki cümleler...Az kaldı geleceğim ve ben ile yine sadece kendim ile… Nasıl ki şimdi bir başıma isem o zaman da bir başıma güneşe karşı durup kuş seslerini selamlamalıyım. Karda bakışlarımı dinlendirmeli penceremden ağaçlara dokunmalıyım. Her şeye rağmen umut etmek en kadim dostum seni özümseyebiliyorum umudum…

1 yorum:

.

Ad

E-posta *

Mesaj *