Karambolden ağrılar gelir saplanır kurumuş yaprakların
ortasına. Bir görünüp bir kaybolanlar kendilerini elleriyle yok ettiler. Yok
edilen bir daha var olamaz mantığın sembollerden arındığı yerde. Dış cepheler
daha belirgin şimdi içsel duruşlar kana kana tükettin kendini. Kanmamaya dair
sözler verdi kendine. Kulakları tırmalayan sesler dikenini kendine gömdü bu
defa. Dönüşü olmayan yüzüstülükler suskunluğa bürünmeyi seçti. Kağıtlar taze
tazedir dizleri ısıtır. Sabah giderken karşılaşılanlar günbitiminde de eşlik
eder bu defa sıradanlaşır. Sıradanlığın otoritesidir belki de zihnimde yer
edinen. Dikkatleri celb etmez.
Farklı lisanların kelimeleri zihinlerde donup
durur. Harfler yeni şekillere karşı savaşır. Yine olacak olan olur. Farklılık
beklemek de kendini sıradanlığa hapseder. Beklentisiz, donuk, sereserpe bir
kayıtsızlıktır bende var olan. Kayıtsızlığın kaydını tutuyorum yine. Aynı
ezgiler tanığımdır. Şimdi soluğu kesilen yapay bir bebektir. Bulutların içinden
yağmurlar aşırdım. Gözlerimi yıkıyorum yıkık döküklere inat. Temizlendi
gözlerim. Kir bağlayanın sadece bedenini kastettiğimi sanıyordu. Ama bilmezdi
ki en çok ruhunun temizlenmesini istediğimi. Sabahı karşılarken dolabımdan
odamda kendine yer bulamayan notlara sarılıyorum en çok onlarla yaşamak bana
aşinadır. Bendeki benin duyumudur. Gözlerin alacasından uzak sakin bir yer var
orada. Veee bitmeyen nakarat içimde yeniden başlar başlar başlar bitmez... Bitmez de söylenir kendi kendine dile gelir devamındaki cümleler...Az kaldı geleceğim ve ben ile yine sadece kendim ile… Nasıl ki şimdi bir
başıma isem o zaman da bir başıma güneşe karşı durup kuş seslerini selamlamalıyım.
Karda bakışlarımı dinlendirmeli penceremden ağaçlara dokunmalıyım. Her şeye
rağmen umut etmek en kadim dostum seni özümseyebiliyorum umudum…
hep özümse onu sen...
YanıtlaSil