'' susmak iyileştirmiyor yarayı,
yeni yerlere varıyor eski sözler''-ş.e.-
Hangi karanlık tarihin hayaliydik?
Kanıksanmıştır yalnızlığımız.
Bir anda yabancılaşan en yakınımızdakiler, bitmeyen
sancılara gebedir. Oluşumunu tamamlayan tabakalar yeni sarsıntılarla
selamlarken kayboluşlarımızı, esas olanın ne olduğunu aramaktan vazgeçer kırgın
keyifliklerimiz.
Yollara eş olmuş seyyahlar meçhule karışmış adımları izler.
‘ Belki birgün’ diyerek asla yılmaz yol almaktan.
Nadasa bırakılmış topraklar kadar yoksunlaşan, el attığı her
şeyde ‘geri çekime’ maruz kalanların öyküsüdür bu.
Bitmeyecek olan.
Zoraki gülümseyişler, bir ozanın deyişlerinin başladığı
yerde biter.
Bir ressamın resminin en görkemli yerinde boyalarının
bitmesi kadar acımasız ‘kabullenişler’ sunar hayat bize.
Güne başlarken aynada gördüğümüz yüz ile gün bitiminde
karşılaştığımız yüzün bileşkesiydi, karanlık.
Karanlıkta insan daha cesur.
Hayallerimiz daha özgür.
Zorbalığa karşı ayakta duran bir yürek, hiç görmediğimiz
kadar..
Aydınlıktı oysa istediğimiz.
Neden daha cesur olamıyoruz aydınlıkta?
Hangi çelişkinin yansımasıydı bu?
Yer değiştiren
duygular, bir insanı içinde yok edebildiğin gün, gizli öznelerden
kurtulur(muş)..
yer değiştiren duygulardan kurtulamanın yolu eylemlere değer sandığımız özneler..
YanıtlaSilöyle yoklar ki öyle boşlar ki halbuki
haklısın mavim..
Silesas olan var mıdır diye sorgulama anaforundan çıkılmıyor işte...
YanıtlaSilesas olan yoktur belki de postmodern bi bakış açısıyla bakarsan
Esas olan'ın yok olduğunu kanıksamaktır bir bakıma yansıtmaya çalıştığım
SilBu anafor var olmaya devam edecek yine de..