12 Eylül 2014 Cuma

karanlık


'' susmak iyileştirmiyor yarayı,
yeni yerlere varıyor eski sözler''-ş.e.-

Hangi karanlık tarihin hayaliydik?
Kanıksanmıştır  yalnızlığımız.
Bir anda yabancılaşan en yakınımızdakiler, bitmeyen sancılara gebedir. Oluşumunu tamamlayan tabakalar yeni sarsıntılarla selamlarken kayboluşlarımızı, esas olanın ne olduğunu aramaktan vazgeçer kırgın keyifliklerimiz.

Yollara eş olmuş seyyahlar meçhule karışmış adımları izler.
‘ Belki birgün’ diyerek asla yılmaz yol almaktan.
Nadasa bırakılmış topraklar kadar yoksunlaşan, el attığı her şeyde ‘geri çekime’ maruz kalanların öyküsüdür bu.
Bitmeyecek olan.
Zoraki gülümseyişler, bir ozanın deyişlerinin başladığı yerde biter.
Bir ressamın resminin en görkemli yerinde boyalarının bitmesi kadar acımasız ‘kabullenişler’ sunar hayat bize.

Güne başlarken aynada gördüğümüz yüz ile gün bitiminde karşılaştığımız yüzün bileşkesiydi, karanlık.
Karanlıkta insan daha cesur.
Hayallerimiz daha özgür.
Zorbalığa karşı ayakta duran bir yürek, hiç görmediğimiz kadar..
Aydınlıktı oysa istediğimiz.
Neden daha cesur olamıyoruz aydınlıkta?
Hangi çelişkinin yansımasıydı bu?

Yer değiştiren duygular, bir insanı içinde yok edebildiğin gün, gizli öznelerden kurtulur(muş)..


4 yorum:

  1. yer değiştiren duygulardan kurtulamanın yolu eylemlere değer sandığımız özneler..
    öyle yoklar ki öyle boşlar ki halbuki

    YanıtlaSil
  2. esas olan var mıdır diye sorgulama anaforundan çıkılmıyor işte...
    esas olan yoktur belki de postmodern bi bakış açısıyla bakarsan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esas olan'ın yok olduğunu kanıksamaktır bir bakıma yansıtmaya çalıştığım
      Bu anafor var olmaya devam edecek yine de..

      Sil

.

Ad

E-posta *

Mesaj *