‘ Midyelerin kumlarını anımsıyorum dişlerimin arasında.
Denizin yosun kokusunu, birden esmeye başlayan gece yelini ve on yıl öncesinin
kahramanlarını ve hainlerini. Bir ‘ Eski Tüfek’ ten söz ettiğimizi. ‘ Biz de mi
Eski Tüfek olduk artık?’ dediğini senin. Ne garip şu insan belleği. Masada
başka kimler vardı anımsamıyorum da senin tam arkanda, ay ışığında parlayan bir
sarı gül goncasını ve Feliks Kedi’nin birden masanın ortasına atlayışını
anımsıyorum.’ –s.17-
‘ Yüzün yorgun, yüzün sürgün..’
‘ Yüzün düşünceli, yüzün karanlık, yüzün küskün. Gözlerinde
sisli bir şeyler var. Günbegün kendi değişimini izliyorum değişen yüzünde.
Ayrılmaz parçan olan pırıl pırıl bir mizahın, aydınlıktan karanlığa, sevecenlikten
kuruluğa, gülmeceden kedere dönüşünü… Durmaksızın, acımasızca, kendi kendini
tahrip ederek hesaplaşmanı kendinle ve çoğunlukla yenik düşmeni..’
‘ İçimizde dalga dalga kabaran, isyana dönüşen bir özlem..’ –s.20-21-
‘ Her şey yıkılıyor.. Duvarlar, kaleler, şatolar, yıldızlar,
heykeller, hayaller, inançlar, değerler, geçmişe bağlanan her şey.. Her şey
tuzla buz, paramparça!..
Merhaba yeni dünya! Elveda Alyoşa!..’ –s.38-
‘ Tüketilmeden noktalanan, yarım kalmış bir sevginin buruk
anısı.. Hayır, orada ağlamamıştın. Kaç arkadaş vuruldu, kaç darağacı kuruldu,
kaç ölümsüz var geride bıraktığımız. Hayır, sen sfenksler gibi susmuştun, ama
ağlamamıştın. Sevdiğin kadınlar ya da yoldaşların seni tek ettikleri zaman..
Hayır, sen orda ağlamamıştın..’ –s.44-
‘ Biraz daha hızlı gidelim, arada ayrılıklar var, atlayalım
onları.’ –s.61-
‘ Duvarı sevmedim, savunmadım. Ama karşı da çıkmadım, yüksek
sesle haykırmadım yanlışlığını. Sorularımın yanıtlarından çok, belki de yeni
sorulardan korktum. Yüksek sesle söylersem sesimin duvarı değil, ardındaki
ütopyamı yıkmasından korktum.’-s.123-
‘ Orada öyle mutfak kapısına dayanıp durmuşsun. Omzunda
tüylü güzel kuyruğu, ürkek zeki bakışlarıyla Gorki Parkı’ ndaki sincap. Çayırın
üstüne bağdaş kurmuş, Devrim Tarihi kitabımızı önüne açmışsın. Daha her şey
yerli yerinde. Ne duvarlar ne inançlar yıkılmış; ne yıldızlar ne heykeller ne
umutlar parçalanmış. Yüzüne zaman zaman o bezgin anlatım gelse de –şu sıcak
günlerde otuzundan, kırkından sonra böyle ders çalışmak!- ilk yaprak
kıpırtısında , sincabın daldan dala ilk sıçrayışında ya da yaptığım bir şakada
aydınlanıveriyorsun. Yaşama sevincimiz her türlü yorgunluğu yeniyor.’ – s. 60.-
‘ Ben seni, duvarın öte yanından, kurtarılacak dünyadan
gelen umutsun diye; inançlarımın, kimliğimin, doğrularımın, dev aynalarında
tasdikisin diye sevdim. Güvenli, mağrur, muzaffer kimliğimin derinliklerinde
gizlenen korku dolu, ürkek çocuk kuşkularına Batı’ dan gelen etkili bir ilaç,
sarsılmaz bir kanıtsın diye ve belki de kadınlığını bile öne çıkarmaya gerek
duymayan, iddiasız, özgür, huzur dolu güvenin için sevdim.
Sevdim mi?
Hiçbir aşk sözcüğü söylenmedi aramızda. Hiç soru sorulmadı.
Hiç kavga etmedik, hiç söz vermedik, hiç bağlanmadık birbirimize. Buluşurken,
konuşurken özgürdük. Yasamız yoktu,tarihimiz, sınırımız da. Farklı yönlerden
esen rüzgarlar gibi , belirsiz bir zamanda , belirsiz bir yerde buluşurduk.
Dünya küçüktü ve bugünüyle olmasa da yarınıyla bizimdi.
Dünyalarımızı ayıran duvarda payım, emeğim vardı. Duvar,
inancımın anıtı, istesem de istemesem de kimliğimin rozetiydi. Seni duvara
karşı duyduğum karışık duygulara benzer titreşimlerle, korkuyla, kuşkuyla ama
umutla sevdim. Duvarı anlamsız ve çirkin bulduğunu sezdiğim zaman, senden
kuşkuya kapıldım, duvardan değil.’ –s.119-
‘ Akropol’ den inerken morsalkımlı çardaklı bir meyhane
vardır, güneş batmadan yetişelim. Sen Nehri’ nin köprülerinden Notre Dame ‘ı seyrederken sincap yine omzunda.
Oslo’ da Vikinglerin gemilerine binip kar altındaki Norveç kırlarına, tahta
kiliselerin ıssız dinginliğine kavuşmak şimdi bize gereken..’ –s.61.-
Son zamanlarda birçok cümlesinde kendimi gördüğüm,
özümseyebildiğim bir kitap oldu.
Önerisinden dolayı maviye iz süren 'e teşekkür ediyorum..
çok güzel paylaştığın kısımlar..
YanıtlaSilsevindim beğenmene,
teşekkürler güzellik :)
ben teşekkür ederim mavi :)
Silkanımca yazarın en güzel kitabıdır,bu sıra gene okumalı :) bu zalim çoğrafyada içimizde yaşattığımız alyoşalar olmalı olmalı ki gelecek uzun upuzun sürsün içimizde
YanıtlaSil