27 Ekim 2014 Pazartesi

Halil Cibran - Bir Ozanın Ölümü Onun Yaşamıdır


‘’ Ozan, sen bu yaşamın yaşamısın ve sen,
Onların şiddetine karşı çağlardan beri hep zaferle çıkmışsındır.
Ozan, bir gün yürekleri sen yönlendireceksin ve işte bu yüzden krallığının sonu asla gelmeyecek.
Ozan, dikenli tacına iyi bak;
Onun için gizlenmiş açmakta olan defne dalından tacı fark edeceksin.’’ –s.28-

‘’ Ben insanın emrettiklerinin iğrenç zindanına kapatılmış kayıp bir insan yüreğiyim, dünyevi yetkenin zincirlerine vurulmuş, dili tutulmuş ve gözleri belirgin yaşlardan yoksun, gönlünü eğleyen insan tarafından unutulmuş, ölü bir yürek.’’ –s. 34-

‘’ Mumları ve yatağımın etrafındaki tütsüleri yak ve
Bedenimin üzerine yasemin ve gül yaprakları serp;
Buhurdanlıkla saçlarımı mumyala
Ve ayaklarıma parfümler saç
Ve ölüm eliyle alnıma ne yazdıysa onu oku bana.’’ –s.47-

‘’ Arkamdan yas tutmayın benim,
Ama gençlik ve sevinç türküleri söyleyin;
Bana gözyaşı dökmeyin,
Ama hasat ve üzüm sıkım zamanı türküleri söyleyin;
Hüzünle hıçkırmayın arkamdan,
Ama parmağınızla
Yüzüme aşk ve sevinç sembolleri işaretleyin.’’ –s. 52-

‘’ Kollarıma zincir, ayaklarıma prangalar vurabilirsin ve beni karanlık zindanlara atabilirsin ama düşüncemi esir edemezsin; çünkü o uçsuz bucaksız göklerde esen rüzgarlar kadar özgürdür.’’ –s.59-

‘’ Kulaklarımı sağır etseler, sevginin tütsüsü ve güzelliklerin hoş kokularıyla bezenmiş rüzgarı tenimde hissedeceğim.

Beni havasızlığa hapsetseler, sevgi ve güzelliklerin çoğunu ruhum ile birlikte yaşayacağım.’’ –s.63-

1 yorum:

.

Ad

E-posta *

Mesaj *