‘’ Düşünüyorum da kendimi Samuel Beckett’e yakın buluyorum!
Ayşegül Yüksel’in incelemesini okuduktan sonra, bu benzeşirliğe daha çok inanır
oldum. Her şeye karşın, yaşamayı sevmesem de, yaşamaya katlanacağımı sanıyorum.
Ölümün birdenbireliğinden korkmadığımı utangaç sesle söyleyebilirim.
Sürünmekten korkuyorum, hem de dayanılmaz biçimde. Ortak kanı da bu herhalde.
Kiminle konuşsam, ölümün de hayırlısından söz ediyor. Yergiye, komediye
yatkındım eskiden. Daha doğrusu kara mizaha. Şimdilerde o türden de sıkılır
oldum. Kalemim ister istemez boz, karanlık yollara sapmakta…’’
‘’ Yazmayı sürdürecektim güya. Yazım eğri büğrü. Ben bile
sökemem daktilo edilmesi gerektiğinde. Okunaksız yazılara sinirlenirdim, demek
ben de ayarını yitiriyorum parmaklarımın.’’ –s.75-
‘’ Oysa, önemli ya da önemsiz sayılsın; ilgiye değer
ayrıntıları yaratmak, ayrıntılardan kaçmamaktır belki de yaşamaya gerekli olan,
yaşamayı yaşanır kılan.’’ –s.81-
‘’ Beynin tıkalı kanallarını açmanın da bir yolu olmalı.’’
–s.82.-
‘’ Saplantılı yaradılışımı azdıran, rastlantılardır.’’ –s.
151-
‘’ Ben zaten hiç beceremedim , hiçbir şeyi, iç yangını
anılar yaratmaktan başka.’’-s.172-
Bayılıyorum yazdıklarına kuzum..
YanıtlaSilteşekkür ederim honey :)
YanıtlaSilbu kitabı arıyodum biliyosun diğ miii :))
YanıtlaSilevet mavim senin önerin olduğu için büyük bir zevkle okudum ;)
Sil