Ufukta beliren
gölgeler selamlıyor hüzne bakanları . Bilemezdim her bakışınla tarihe notlar
düşüyor olduğunu. ‘’ Bilseydim’’ li cümleler çırpınıyor boşlukta. Lirik bir
yokluğun tükenmeyen ezgisinde saklanır bir avuç körlüğüm. Kördüm. Önce gözlerim
sonra kulaklarım körleşti. Sesini sadece duymaz, görürdüm sesinin tınısındaki
ahengi. Boşluğun alengirli alemi sarıyor ruhlarımızı. Ruhlarımız yeni cümlelerde
yenilenmek istiyor. Kendinden emin adımlarımız sapa yollarda bilinmeyen bir dil
ile konuşmaya başladı. Kimseler algılayamıyor. Boşlukta yeniden var olmak
isteyenler sessizce bekliyor. Sessizce geçen her dakika , daima ilerlemek
isteyen insanlığı öldürüyor.
Kekremsi tatlar
bırakıyor kimsesizlerin soğuktan titreyen bedenleri. Bir yudum içtenlikti
arzulanan . Arzular… Yıkılan evlerin sağlam kalan tek parçalı duvarlarına
gizlendi. Kimseler göremiyor onları. Gördüğünü sanıyor, sandıkça yanılıyor. ..
Yanmak ve yanılmak belki de aynı anlamları içeriyor. Sararıp dökülen yapraklar
misali yandıkça yanılıyor, yanıldıkça yanıyoruz. Yüzündeki ifade donuklaştı
birden. Loş, duman altı olmuş odada bir tencere içinde yazdıklarını yakan kadın,
belki de en lezzetli yemeğini pişiriyor. Donuklaşan yüz, ağır adımlarla yürür.
Zihnine kaydettiği görüntü , fallarında çıkan ipi kopmuş uçurtmaya benzer.
Siyah beyaz
fotoğrafların çekiciliğidir yarına kalan. İstemlerinin kendini kandırmak
olduğunu gören kadının bakışlarıdır yarını ağırlayan. Yarına ertelenen
bakışlar… Beklenen günün ezberci mantığıdır aslında olup biten. Heyecan,
duyumsayış ve ‘günlerce beklediğim şey bu muydu sahiden?’ hissini veren acı bir
burukluk. Buruk olduğu kadar gülünçtür de.
Saçlarını umutla
beklediği zamanlara hazırlayan kadınlarım var benim… İçinde biraz da kendisiyle
cebelleşirken , karşısındaki devleştirmekten kendini kaybeden kadınlarım…Her
defasında kendine sözler verip hislerinin peşinden giden, hislerini mantığına
uydurmayı başarabilen kadınlarım… Bir nefeslik tat ile kendine gelen, gün boyu
iyileşmeyi umut eden, anlaşılmak için uğraşan. Oysa bilinmezdi hiçbir zaman
anlaşılmanın ne demek olduğu dahi….
Yorgun günbatımlarını
selamlıyoruz şimdi. Uzak bir dağ köyünde tüm hırçınlığıyla göğe doğru kanat
çırpan kuşları seyrediyoruz, ısınmak için toprağın üstünde yaktığımız mektuplar
ile… Mektuplar, infazını sunuyor
dizginsiz gecelere.. Beklemekten bıkmayan kadınlara ...
"Bir nefeslik tat ile kendine gelen, gün boyu iyileşmeyi umut eden, anlaşılmak için uğraşan. Oysa bilinmezdi hiçbir zaman anlaşılmanın ne demek olduğu dahi…"
YanıtlaSilbir gün batımının tortullarını andırıyor yazdıkların ve bile bile tüketilen hayatların tortullarını..
çok iyi..
kadınca yaşamlar ne de yaşamı anlamlı hala getirebiliyor insana. Ya da kadın erkek değil mesela asıl olan şey düşüncede bitiyor. Yavaş okuyup her cümleyi ayrı bir keyifle bitirmek... özlemişim Elsa.
YanıtlaSil