22 Kasım 2014 Cumartesi

gün batımı..


Ufukta beliren gölgeler selamlıyor hüzne bakanları . Bilemezdim her bakışınla tarihe notlar düşüyor olduğunu. ‘’ Bilseydim’’ li cümleler çırpınıyor boşlukta. Lirik bir yokluğun tükenmeyen ezgisinde saklanır bir avuç körlüğüm. Kördüm. Önce gözlerim sonra kulaklarım körleşti. Sesini sadece duymaz, görürdüm sesinin tınısındaki ahengi. Boşluğun alengirli alemi sarıyor ruhlarımızı. Ruhlarımız yeni cümlelerde yenilenmek istiyor. Kendinden emin adımlarımız sapa yollarda bilinmeyen bir dil ile konuşmaya başladı. Kimseler algılayamıyor. Boşlukta yeniden var olmak isteyenler sessizce bekliyor. Sessizce geçen her dakika , daima ilerlemek isteyen insanlığı öldürüyor.

Kekremsi tatlar bırakıyor kimsesizlerin soğuktan titreyen bedenleri. Bir yudum içtenlikti arzulanan . Arzular… Yıkılan evlerin sağlam kalan tek parçalı duvarlarına gizlendi. Kimseler göremiyor onları. Gördüğünü sanıyor, sandıkça yanılıyor. .. Yanmak ve yanılmak belki de aynı anlamları içeriyor. Sararıp dökülen yapraklar misali yandıkça yanılıyor, yanıldıkça yanıyoruz. Yüzündeki ifade donuklaştı birden. Loş, duman altı olmuş odada bir tencere içinde yazdıklarını yakan kadın, belki de en lezzetli yemeğini pişiriyor. Donuklaşan yüz, ağır adımlarla yürür. Zihnine kaydettiği görüntü , fallarında çıkan ipi kopmuş uçurtmaya benzer.

Siyah beyaz fotoğrafların çekiciliğidir yarına kalan. İstemlerinin kendini kandırmak olduğunu gören kadının bakışlarıdır yarını ağırlayan. Yarına ertelenen bakışlar… Beklenen günün ezberci mantığıdır aslında olup biten. Heyecan, duyumsayış ve ‘günlerce beklediğim şey bu muydu sahiden?’ hissini veren acı bir burukluk. Buruk olduğu kadar gülünçtür de.

Saçlarını umutla beklediği zamanlara hazırlayan kadınlarım var benim… İçinde biraz da kendisiyle cebelleşirken , karşısındaki devleştirmekten kendini kaybeden kadınlarım…Her defasında kendine sözler verip hislerinin peşinden giden, hislerini mantığına uydurmayı başarabilen kadınlarım… Bir nefeslik tat ile kendine gelen, gün boyu iyileşmeyi umut eden, anlaşılmak için uğraşan. Oysa bilinmezdi hiçbir zaman anlaşılmanın ne demek olduğu dahi….

Yorgun günbatımlarını selamlıyoruz şimdi. Uzak bir dağ köyünde tüm hırçınlığıyla göğe doğru kanat çırpan kuşları seyrediyoruz, ısınmak için toprağın üstünde yaktığımız mektuplar ile… Mektuplar,  infazını sunuyor dizginsiz gecelere.. Beklemekten bıkmayan kadınlara ...


2 yorum:

  1. "Bir nefeslik tat ile kendine gelen, gün boyu iyileşmeyi umut eden, anlaşılmak için uğraşan. Oysa bilinmezdi hiçbir zaman anlaşılmanın ne demek olduğu dahi…"

    bir gün batımının tortullarını andırıyor yazdıkların ve bile bile tüketilen hayatların tortullarını..
    çok iyi..

    YanıtlaSil
  2. kadınca yaşamlar ne de yaşamı anlamlı hala getirebiliyor insana. Ya da kadın erkek değil mesela asıl olan şey düşüncede bitiyor. Yavaş okuyup her cümleyi ayrı bir keyifle bitirmek... özlemişim Elsa.

    YanıtlaSil

.

Ad

E-posta *

Mesaj *