Bir kadının kapının çalmasını bekleyişindeydi dolu
dizgin yaşayışlarımız. Saksıda kuruduğunu sandığımız çiçekler canlanıyor
birden... Geceyi bekleyenler, serzenişlerini yok ettiler. Bir doğa yürüyüşünden
esinleniyor kalemim. Yalnızlıklardır, kelime oyunlarında saklananlar. Elleri
cebinde ‘yok oluş’ kelimeleri sırlayan bir bedenin dizginsiz sesindeyiz şimdi.
Ses yankılanıyor. Yankılandıkça anlamsızlaşıyor...
seni düşünüyordum bu gece yine benden kurtulmasını bilirsin diye.. hüzünlü bir şarkı söylüyorum yine beni üzersin diye.. tüm geceki dostum isveç çikolatası, haydi gel...
seni düşünüyordum bu gece yine
YanıtlaSilbenden kurtulmasını bilirsin diye..
hüzünlü bir şarkı söylüyorum yine beni üzersin diye..
tüm geceki dostum isveç çikolatası, haydi gel...
Sessizliğin sesi öyle yankı yapar ki sonunda pes eder kişi, giyer yalnızlık elbisesini..
YanıtlaSil