4 Mayıs 2015 Pazartesi

sanı..

Algıda ‘ yok ediciliğin’ pervasızlığında duruyorum geceye karşı. Tam geçtim derken olumsuzlanan basamakların yanık türküsündedir gördüklerim. Eve kapanan tüm yalnızlıklar gizil duruşlara çağırır benlikleri. Yok olmuşluğun çırpınan alyuvarlarıdır günden kalanlar. İsim değiştirir göçebelikler. Göç yollarında kaybolan hisler çarmıha geriliyor şimdi. Nehirler akar, sular yenilenir. Kalem kağıt dile gelir. Suskunluklar isimsiz duvarlarda yankılanır. Bir dervişin sessizliğidir evlere konuk olan.

Adı sanı belli olmayan serzenişlerden paylar çıkarır kendine kuruyan çiçeklerim. Düşüncenin misilleme duygularında kaybolur yok oluşlar. Yok oluş hangi kanıksamanın eşiğindedir şimdi ?

Sınırları çizilen mekanların  dolup taşması gibi yeryüzünde, sığamıyorum sığınaklara. Yabancılaşan eller. Anlamını yitiren kelimeler karanlığa yarenlik ediyor şimdi. Susuşlarım ve yok oluşlarım..

4 yorum:

  1. Parçalanmış ruhlarımızın parçalanmasına şahit oluyoruz... Daha derinden göğe yükselmeler bizi kendimizle buluşmamızı zorlaştırmaya başladı böylelikle. Susmak en güzel sestir, konuşmanın erdem olmadığı yerlerde. Belki de bundandır susmak en güzel sestir kalabalık şehirlerde.

    YanıtlaSil
  2. "Anlamını yitiren kelimeler karanlığa yarenlik ediyor şimdi."

    İnsan beyni, duyguları bir çağlayan gibi akmaya başlıyor bazen...

    YanıtlaSil
  3. bazen sığamıyoruz kabuğumuza..

    YanıtlaSil
  4. bir eski zaman masalının kilidini arıyorum,saklanmak için o kuytusuna zamanın.ben susmaları çok severim elsa, bir odadır kalbimin sığındığı o susuşlar

    günün aydınlık geçsin:) apaydınlık

    YanıtlaSil

.

Ad

E-posta *

Mesaj *