18 Temmuz 2015 Cumartesi

Mılan Kundera - Yavaşlık



‘ dansçılara saldırmak istediğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. Ben onları savunuyorum. Dansçılara karşı tiksinti duyan ve onları karalamak isteyen kimse her zaman aşılmaz bir engelle karşılaşır: onların dürüstlükleri. Çünkü durmadan halkın karşısına çıkarak , kendini kusursuz olmaya mahkum eder dansçı; o Faust gibi şeytanla sözleşme yapmadı. Sözleşmeyi melekle yaptı. Yaşamını bir sanat yapıtına dönüştürmek istiyor ve bu işte melek ona yardım ediyor; çünkü unutma ki bir sanattır dans! Kendi yaşamında bir sanat yapıtının malzemesini görme saplantısında yaşar dansçının gerçek ruhu; ahlak konusunda söylev çekmez, onu dansa dönüştürür! Yaşamın güzelliğiyle dünyayı heyecanlandırmak , dünyanın gözünü kamaştırmak ister! Bir yontucunun yapmakta olduğu heykele vurgun olması gibi, kendi yaşamına aşıktır dansçı! ‘-s.24-

‘’ peki nedir dünya? Yüzü olmayan sonsuzluk! Bir soyutlama, bir soyut kavram.’-s.29-

‘ ahlak kurallarının zorbalığından kurtulmak ve bütün erdemlerin en yücesi olan ağız sıkılığını korumak gerekir.’-s.33-

‘ her şey düzenlenmiş, ayarlanmış, yapay, her şey bir oyun, hiçbir şey içten değil ya da başka bir deyişle , her şey sanat. Öyleyse: geciktirimi, kesinsizliği uzatma sanatı, daha iyisi esrime, coşum  durumunda olabildiğince uzun kalma sanatı.-s.34-

‘ bir zaman parçasına biçimin damgasını vurmak, güzelliğin ama aynı zamanda belleğin zorunluluğudur. Çünkü şekilsiz olan şey kavranılmaz, bellekte tutulamaz.’-s.35-
‘YAVAŞLIK İLE ANIMSAMA HIZ İLE UNUTMA ARASINDA GİZLİ BİR İLİŞKİ VARDIR… YAVAŞLIĞIN DERECESİ ANININ YOĞUNLUĞUYLA DOĞRU ORANTILIDIR; HIZIN DERECESİ UNUTMANIN YOĞUNLUĞUYLA DOĞRU ORANTILIDIR.’-s. 36-

‘ ünün niteliğinin değişmiş olmasının herhalde birkaç ayrıcalıklıdan başkasını pek ırgalamadığını söyleyebilirsiniz. Ama yanılıyorsunuz. Çünkü ün yalnızca ünlü insanlarla ilgili değil herkesle ilgilidir. Günümüzde, ünlü insanlar dergi sayfalarında, televizyon ekranlarında boy gösteriyorlar, herkesin imgelemini istila ediyorlar. Ve herkes ancak düşlerinde bile olsa, bir ünün ( meyhanelere giden Kral Vadav ’ın ününün değil, on yedinci yer altı katındaki banyo teknesine gizlenmiş olan Prens Charles’ın ününün) nesnesi olabilmeye can atıyor, akılları fikirleri böyle bir olasılıkta. Bu olasılık herkesi gölge gibi izliyor ve hayatın niteliğini değiştiriyor; çünkü ( ve bu var oluş matematiğinin çok iyi bilinen bir başka tanımıdır) canlı varlığın eline geçen her olanak, en az olası olanı bile, varlığı tepeden tırnağa değiştirir.’- s. 38-

‘ çünkü aşk, tanım olarak, hak edilmemiş bir armağandır; hak etmeden sevilmek, gerçek aşkın eksiksiz kanıtıdır.’-s.43-

‘ … insan dipte silah sesleri duyulur, yukarıya Azrail dolaşırken ön sahnede acı  çekerse Yüce’dir Güncel Olay.’-s.52-

‘ … insanlar, bir insanın talihini, görünüşünün, yüzünün güzellik ya da çirkinliğinin , boyunun durumunun , saçının olup olmamasının belirlediğini düşünürler. Yanılgı.her şeyi saptayan sestir.2-s.57-

‘ çağımız hız iblisine teslim ediyor kendini ve bu nedenle kolayca unutur. Oysa bu savı tersine çevirip şöyle söylemeyi yeğliyorum: Çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız; kendi anımsamak istediğini bize anlatmak için hızını artırır; çünkü kendinden tiksinmektedir; belleğin küçük titrek alevini söndürmek istektedir.’-s.102-

1 yorum:

.

Ad

E-posta *

Mesaj *