Göçmenlerin konuk olduğu öyküler
ve belirsiz bir müzik başlar akşamın solgun bir o kadar da parlak renginde.
Hangi günün notudur bu tarihi belirtilmeye üşenilmiş de olabilir yok sayılmış
da… Harflerin beli bükülüyor saatlerden kaçıyor harfler bir araya gelmekten,
cümle olmaktan ruha bürünmekten.. Saten, siyah, eskimeye yüz tutmuş kıyafetin
başlangıç tarihini mi tutuyordu biri aklında? Yaza inat sararan yapraklar ,
kışa inat yeşerenler suyun ayak seslerini beklemekte. Ağaçların gölgesi ve tüm
dünyayı saran kolları adanmışlığın resmini çiziyor pervasızca.
Figüranların ağır aksak yürüyüşü
aynı cümleleri tekrar eder sanki. Rollerin karıştığı bir senaryonun bitimine
adanır kırpılan esrarengiz saçlar. Karanlığın seyridir bugünün hüznü. Ruhlarda biriken
kalem izleri görülmek için yarışır adeta. Bir kıyıdan görülmek en büyük
tablosunu oluşturur bulanık zihinlerde. Büyüklüğün keşfi akşamın tebessümünü
arar evet bu defa belirgin yüzlerde. Dokunaklı bir sancının ertesinde gizlenir
giz’den nasibini alamayan muammalar. Rengarenk bir bakıştır sayfalarda birikenler.
Renklerin her yansımasında yeni şekillere bürünür tüm sayfalar…
ne güzel yazmışsınnn :))
YanıtlaSilMüzik eşliğinde renklerin dansı ,düşler dünyasına bir yolculuk. Ustaca yazılmış.
YanıtlaSilSana bakmak gözlerine ve yüreğine aynı anda ne büyük bir onur insanlık için Ceren...
YanıtlaSilAldın götürdün yine beni kendimden kaçmaya başladığım yerlere...