22 Ağustos 2016 Pazartesi

dakika

Kelimelere tutulmak, sırılsıklam olmak.. Şemsiyeye gerek yok gülümserken kelimeler. Alacalı bir seyirdir pencere ardındaki düşlemler. Kahverengi zeminler toprağı çağrıştırır. Toprak anaç haliyle kucak açar cümlelere.  Hasret giderirler. Bir tutam ışığın saksılardaki gölgesidir elemleri yok eden. Rüzgar fısıldar en dinç haliyle. Kuraklık sona erer. -18.06.’16 00.03-


Titrerdim ırmaklara gelirdim boğum boğum.. Boğazımdaki harfleri biriktirirdim güneş batarken bindiğim salıncağın iplerine sarılır gölgemde hayaller kurardım. Diz boyu gece kanardı. Kanardık. Dakikalarla sınırlı uykulardan rüyalara alkış tutardım. Gri tonlarından hakiye dönerdi gün. Omzuna dokundukların en çok karalarmış zamanı. Sıra dışı yanın sancır. Kelimelerin toprağı sevinçle gülümser yeşilliğe, papatyalar seni sana getirir. Bir yudum güzellikte asıl olanı özümser duyuşlar. Kıvılcımların gölgesinde un ufak olur hüzünler. Yağmur bir anda gelir yine. Özletmeden kendini. Arındırmak için, yenilemek için tebessümleri çoğaltmak için… Çoğaldıkça tebessümlerimiz var oluruz aydınlıkta yeniden… -30.05.’16- 22.37-

1 yorum:

.

Ad

E-posta *

Mesaj *